Vodafone Red'in Desteklediği Filmekimi 20-22 Ekim Tarihlerinde Diyarbakır'da

Haberin Tarihi : 16 Ekim 2017

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu sene Vodafone Red desteğiyle düzenlenen 16. Filmekimi, 20-22 Ekim tarihlerinde Diyarbakır'da olacak. Vodafone Red'liler, Filmekimi keyfini "1 Bilet Alana 1 Bilet Hediye" ayrıcalığıyla yaşayacak.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Vodafone Red desteğiyle düzenlenen Filmekimi, 2011 yılından bu yana İstanbul dışındaki sinemaseverlere de sonbaharın en güzel renklerini ve en iyi filmlerini ulaştırıyor. Filmekimi, 2017 sonbaharında Diyarbakırlı sinemaseverlerle buluşuyor. Filmekimi'nin Diyarbakır'daki gösterimleri Cinemaximum Ceylan Karavil'de yapılacak.

Sinema keyfini Türkiye'nin farklı kentlerine taşıyan Filmekimi, 15 filmlik programıyla 20-22 Ekim tarihleri arasında Cinemaximum Ceylan Karavil'de 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.00 seanslarında Diyarbakırlı sinemaseverlerle buluşacak.

Filmekimi'nin Diyarbakır programında, Cannes'da Altın Palmiye kazanan The Square'den, The Lobster ile aklımızı alan Yorgos Lanthimos'un Cannes En İyi Senaryo ödüllü yeni filmi The Killing of A Sacred Deer'a birçok sıra dışı yapım yer alıyor. Ayrıca Michael Haneke'nin Cannes Film Festivali'nde yer alan filmi Happy End veFatih Akın'ın son filmi Paramparça gibi merakla beklenen birçok filmi izlemek de mümkün olacak. 16. Filmekimi, Ekim ayı boyunca İstanbul, Edirne, Eskişehir, Ankara, İzmir ve bu yıl ilk kez Bodrum'da olacak.

FİLMEKİMİ'NİN DİYARBAKIR PROGRAMI

  • Kare / The Square / Ruben Östlund

Bir önceki filmi Force Majeure / Turist ile aile kurumunu eleştiren Ruben Östlund, Altın Palmiyeli yeni filmi The Square ile bu kez sanat dünyasını tiye alıyor. İsveç'in Oscar için aday adayı gösterdiği filmin yönetmeni Östlund'un "görselliği ve hikâyesiyle izleyiciyi kışkırtıp eğlendirecek zarif bir taşlama" olarak tanımladığı Kare, Cannes ana yarışma jüri başkanı Almodovar'a göre "siyaseten doğruluğun tahakkümünü" ele alıyor. Müzeler ve sergi alanlarının steril ortamını mekân alan Kare stilize görselliği, sivri yaklaşımı ve kavramsal sanatı ele alışıyla hem çok çarpıcı, hem de gerilimli. Ruben Östlund'un 2014'te yine Cannes'da Jüri Ödülü kazanan filmi Force Majeure de Türkiye prömiyerini Filmekimi'nde yapmıştı. 

  • Mutlu Son / Happy End / Michael Haneke

Michael Haneke'nin Cannes'da yarışan son filmi Mutlu Son, gitgide duyarsızlaşan toplumumuzu, burjuva bir aile ve sosyal medya üzerinden anlatıyor. Filmin başrollerini Haneke'nin fetiş oyuncularından Isabelle Huppert, Jean Louis Trintignant ve yönetmenliğiyle de tanıdığımız Mathieu Kassovitz paylaşıyor. The Guardian gazetesinin "saf psikopatlığın şeytani pembe dizisi" sözleriyle tanımladığı Mutlu Son, Haneke'nin işlevsiz aile, intikam, suçluluk ve bastırılmış duygular gibi alışageldiğimiz temalarını ele alıyor. Mutlu Son, Avusturya'nın Oscar adayı oldu.

  • You Were Never Really Here / Lynne Ramsey

Lynne Ramsey'nin Kevin Hakkında Konuşmalıyız'dan 6 yıl sonra çektiği You Were Never Really Here, Jonathan Ames'in öyküsünden beyazperdeye uyarlandı. Müziklerini Radiohead gitaristi Jonny Greenwood'un yaptığı, özellikle usta yönetmenliği, klasik anlatımı reddeden yaratıcı kurgusu ve karanlık atmosferiyle dikkat çeken film, küçük bir kızı seks tacirlerinin elinden kurtarmaya çalışırken her türlü şiddete başvurmaktan çekinmeyen bir tetikçiyi izliyor. Film, Cannes'da Lynne Ramsey'ye En İyi Senaryo ödülünü getirirken, Taxi Driver'daki Travis kadar unutulmaz bir anti-kahraman portresi çizen Joaquin Phoenix de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü hakkıyla aldı.

  • Kutsal Geyiğin Ölümü / The Killing of A Sacred Deer / Yorgos Lanthimos

Köpekdişi ve The Lobster ile aklımızı alan Yorgos Lanthimos, suçluluk, vicdan ve öç alma kavramlarını tavizsiz bir sertlikle ele aldığı son filmi The Killing of A Sacred Deer ile seyirciyi yine garip bir oyuna davet ediyor. Başrollerini Colin Farrell ile Nicole Kidman'ın olağanüstü bir performans göstererek paylaştığı film, Cannes'da En İyi Senaryo ödülünü aldı. Hem izleyenleri hem eleştirmenleri ikiye bölen bu cüretkâr film, Lanthimos'tan beklenenleri fazlasıyla karşılıyor.

  • Sevgisiz / Loveless / Nelyubov / Andrey Zvyagintsev

Cannes'da Jüri Ödülü kazanan Sevgisiz boşanma arifesinde çocuklarını gözden çıkaran çiftin hikâyesini anlatıyor. Günümüz Rus sinemasının büyük ustası Andrey Zvyagintsev, şiddetle, kavgayla ve sevgisizlikle yoğrulmuş, hayalleri kırılınca ağlamayı bile unutmuş Rus toplumunun portresini çiziyor. Zvyagintsev'in önceki filmleri Dönüş, Sürgün, Elena ve Leviathan Filmekimi ve İstanbul Film Festivali'nde gösterilmişti. Sevgisiz Rusya'nın Oscar adayı oldu.

  • Paramparça / Aus Dem Nichts / In the Fade / Fatih Akın

Cannes'da Diane Kruger'e En İyi Kadın Oyuncu ödülü kazandıran ve Almanya'nın bu yıl "Yabancı Dilde En İyi Film" kategorisinde Oscar aday adayı olarak gösterdiği In The Fade bir intikam ve vicdan hikâyesi. Filmin kahramanı, kocasını Hamburg'da terörist bir patlamada kaybeden, hakkını önce mahkemede, sonra da yollarda arayan Katja. 2011'de yabancı düşmanı neo Nazilerin işlediği cinayetlerden ve sonuçlanmayan soruşturma ve adli süreçlerden esinlenen Akın, filminin "evrensel yas tutma duygusu" hakkında olduğunu ve Katja karakterinin kendi alter-egosu olduğunu söylüyor. Paramparça, Almanya'nın Oscar adayı.

  • Uysal Bir Ruh / A Gentle Creature / Krotkaya / Sergey Loznitsa

Dostoyevski'den esinlenerek büyük Rus filmleri geleneğini izleyen bir dram... Belgeselciliğiyle de nam yapan Ukraynalı usta yönetmen Sergey Loznitsa, müthiş bir sanat ve görüntü yönetimiyle, yozlaşmış, umudunu ve insanlığını yitirmiş bir doğu Avrupa ülkesinin kâbusunda dolanıyor. Adını Dostoyevski'nin "Uysal Kız" öyküsünden alan filmin başkahramanı, hapisteki kocasına yolladığı erzak paketi iade edilince teslimatı bizzat yapabilmek için yollara düşen ancak vardığı hapishanede de kocasının izini bulamayan bir kadın.

  • Jüpiter'in Uydusu / Jupiter Holdja / Jupiter's Moon / Kornél Mundruczó

Köpeklerin isyanını nefes kesici Beyaz Tanrı'da sinemaya aktaran Macar yönetmen Kornél Mundruczó, göçmen hikâyelerine yeni bir çerçeve kazandırıyor ve doğaüstü güçlere sahip bir mülteci ile yoz bir doktorun hikâyesini anlatıyor. Sürprizli hikâyesiyle Macar ve nihayetinde Avrupa toplumunu eleştiren film, çarpıcı görselliğiyle de öne çıkan çağdaş bir mesel.

  • Deniz Kıyısındaki Ev / The House By The Sea / La Villa / Robert Guédiguian

Marsilya yakınlarında, denize nazır bir villa. Villanın sahibi yaşlı adam, ölüm döşeğindedir. Üç yetişkin çocuğu, son günlerinde adama eşlik etmek için villadadır: Angela, Joseph ve Armand, hayatta aldıkları farklı kararlar ve seçtikleri yolları babalarıyla birlikte değerlendirirlerken kıyıya yanaşan bir tekneden bir grup insan çıkar ve huzurlarını bozar. Yönetmen, senarist, yapımcı Robert Guédiguian'ın son filminde yine değişmez oyuncuları eşi Ariane Ascaride, Jean-Pierre Darroussin, Gérard Meylan, Robinson Stévenin de rol alıyor.

  • Foxtrot / Samuel Maoz

İsrailli yönetmen Samuel Maoz'un 2009 yapımı savaş karşıtı Lebanon / Lübnan'dan bu yana çektiği ilk film olan Foxtrot, dünya prömiyerini henüz tamamlanan Venedik ve ardından Toronto film festivallerinde yaptı. Film, askerdeki oğlunun ölüm haberini alan bir babanın yas sürecinde akrabalar ve ordu yetkililerinden bunalarak bir öfke nöbetine tutulması ile başlıyor ve sürprizlerle ilerliyor. Yazgı kavramını farklı yönlerden sorgulayan filmin başrolündeki Lior Ashkenazi, 2016'da İstanbul Film Festivali Altın Lale jürisinde yer almıştı. Foxtrot, Venedik Film Festivali'nde Büyük Jüri Ödülü'nü kazandı ve İsrail'in Oscar adayı oldu.

  • Hakaret / The Insult / L'insulte / Ziad Doueiri

Sıradan bir hakaret milli bir krize nasıl dönüşür? İlk gösterimini Venedik Film Festivali'nde yapan ve burada başrolündeki Kamel El Basha'ya En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazandıran Hakaret, Lübnan'da siyasetten yargı sistemine uzanan ve derin bir toplumsal eleştiri getiren bir dram. Hakaret / The Insult / L'insulte'de Lübnanlı Hıristiyan Tony ile Filistinli inşaat ustası Yaser (El Basha) bir tamirat yüzünden kavgaya tutuşuyor. Tony, Yaser'e hakaret edince Yaser bir yumrukla karşılık veriyor; mesele mahkemeye düşünce bütün ülke ayağa kalkıyor. Hakaret, Lübnan'ın Oscar adayı olarak seçildi. 

  • Velayet / Custody / Xavier Legrand

Venedik ve Toronto film festivallerinde yarışan, Xavier Legrand'ın ilk uzun metrajlı filmi Velayet, annesiyle babası henüz boşanmış olan bir çocuğu gözlemliyor. Ortak vesayet altındaki Julien, annesinin şiddete meyilli olarak yansıttığı babasıyla aşırı korumacı annesi arasında kalınca durumu kontrol altına almaya karar verir. Gerçekçilik, toplumsal dram, gerilim ve aile dramı gibi farklı türlere göndermelerle izleyicinin ilgisini hep yüksek tutan Velayet, ilk gösterimini henüz tamamlanan Venedik Film Festivali'nde yaptı ve hem Geleceğin Aslanı hem de Gümüş Aslan En İyi Yönetmen ödüllerini kazandı.

  • Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri / Three Billboards Outside Ebbing, Missouri / Martin McDonagh

Amerikan bağımsız sinemasının en güçlü kalemlerinden, klasikleşen In Bruges'ün yönetmeni Martin McDonagh, Seven Psychopaths'ten sonra uzun zamandır beklenen yeni filmiyle geri dönüyor. McDonagh'ın ilk gösterimini Eylül'de Venedik, ardından Toronto film festivallerinde yapan filmi, kızı bir süre önce evlerine yakın bir yerde tecavüz edilerek katledilen bir anneyi gözlemliyor. Milfred rolündeki Frances McDormand'ın muazzam performansı, son derece güçlü oyuncu kadrosuyla, kalıpların dışına çıkıp kendi savaşını kendi yöntemleriyle veren güçlü kadınlara adanmış bir ağıt. Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri, Toronto Film Festivali'nde Halkın Seçimi ödülünü kazandı.

  • The Party / Sally Potter

Muazzam bir oyuncu kadrosuyla yola çıkan Sally Potter, izleyicilerini az sonra patlayacak bir bombanın geri sayımıyla diken üstünde tutan bir vodville karşımızda. Janet, İngiltere'nin gölge kabinesinde bir bakan olarak atanarak politik kariyerinin zirvesine ulaşmıştır. Kocası Bill'le birlikte yakın arkadaşlarını çağıracakları bir kutlama hazırlığı yapmışlardır. Konuklar yavaş yavaş davete icabet ederlerken, bu partinin az sonra Bill'in yapacağı şok açıklamalarla başka bir boyut kazanacağının farkında değildirler. The Party, İngiltere'deki politik tufanı bir kahkaha tufanına dönüştürürken sivri dilini kullanmaktan bir an olsun geri durmuyor.

  • Son Tatil / The Leisure Seeker / Paolo Virzi

Filmekimi'nde önceki yıllarda Human Capital / İnsan Sermayesi ve Like Crazy / Deli Dolu ile yüreklerimizi ısıtan İtalyan yönetmen Paolo Virzi, bu kez yaşlı bir çiftin peşinde yollara düşüyor, dünyadan ve hayattan zevk almak için aslında ne kadar azla yetinebileceğimizi anlatıyor. Virzi'nin tabiriyle "bir şarkı kadar sade, komik ve hüzünlü, biraz çatlak ama mutluluk veren bir özgürlük filmi" Kanadalı efsane oyuncu Donald Sutherland ile Oscar'lı Helen Mirren'a yeniden hayran kalmak için birebir.

Ayrıntılı bilgi için: filmekimi.iksv.org 

Filmekimi'ni sosyal medyada takip etmek için:

facebook.com/filmekimi

twitter.com/filmekimi_iksv

instagram.com/filmekimi

#filmekimdebaşlar

#filmekimi17 

Bültenin Devamını Oku

İlgili Görseller